Yorgunum, yorgunuz, yorgunlar..

Sabah dinlenerek uyanmanın nasıl bir his olduğunu unuttum. Şöyle bir uyusan, bir uyusan kimseler uyandırmasa beni...
Beni çok iyi anlayan anneler olduğunu biliyorum, başka yerlerde, başka zamanlarda olsak da ortak noktamız annelikten öte, kronik yorgunluğumuz. Bir buçuk senedir, dinlenmek için yatağa girip, sanki hiç uyumamışım gibi bütün yük omuzlarımda uyanıyorum. Merak ediyorum çocuklarımız kaç yaşına gelince atabiliyoruz bu yorgunluğu bedenimizden? Ne zaman bitiyor bir köşede sızıp kalma olayımız? Ben yine şanslılardanım hamileliğim kolay geçtiği için bol bol uyuyabildim, akabinde Efo'ya da aktardığımız uyuşuk genlerimizle geceleri çok uyandırmadı beni, uyku düzenini kolayca kurabildik. Peki ama bu yorgunluk ne? 
Tabi ki full mesai çalışmamız! Hani İsviçreli bilim insanları 8 saat uyku, 8 saat iş, 8 saat kendine vakit ayırmaca demişlerdi. Onlar demedi elbet ama kesin onların da parmağı vardır bu işte, en iyisini hep onlar bildiler. Ama bizim çalışma saatlerimiz hiç adil değil yaa :(  Annelik mesleğinin en zor kısmı belirli olmayan zamanlarda, tam özveriyle çalışmak sanırım. Her an her şey olabiliyor. Bir şey olmadan geçen günlerde ise dinlenme vaktiniz olmuyor. Mesela babaların çoğu 9-6 çalışırken, siz haftasonu da dahil olmak üzere her an çalışıyorsunuz. Onlar iş ile ilgili konuları kapının dışında bırakabilirken, sizin işiniz yatağında fosur fosur uyusabile bir köşeye bırakılabilecek bir iş değil!  Çok tartıştık bu konuyu beyimle. Kapıda bekliyorum işten gelmesini kucağımda Efe'yle, gelsin de alsın diye, içeri girince başlıyorum direktiflere onu yap bunu yapma, bununla oynayın, hayır öyle müdahale etme, şu daha sağlıklı, ayy çok zıplatma demekle geçiyor akşamlarım. Haliyle bunalttım adamı. Yapacak bir şey yok ne kadar mesai dışı gözüksemde beyin hep çevirimiçi, istemsiz dökülüyor cümleler ağzımdam. Beyin bedava! (konuyla alakası yok ama bunu yazmazsam olmazdı)
Sabah 6'da başlıyorum mesaiye, şanlıysam 7'yi görebiliyorum. Bir de acil durum günleri var 5'te ağlayarak uyandırılma hali bu, çoğunlukla kötü rüya veya bazen hastalık halleri. Bu çoçukların geç uyananları var onlar da ayrı dert bu sefer geç yatıyorlar. 
Her gün dışarı çıkıp ya kreşlerin aktivitelerine ya da parka hiç olmadı yürüyüşe gidiyoruz. Bitmeyen enerjiyi tüketmek için, eve gelince ben kendimi koltuğa zor atarken o sanki hiç yorulmamış gibi başlıyor koşturmaya. Sonuç; çocuğu yoralım derken ben daha çok yoruluyorum. Sonra vay efendim neden dinlemiyorum. Yaşlanıyoruz azizim, eski enerjimiz yok bizimde :p "Evladım doktor musun sen sırtlarım ağrıyor benim, sanki pıçak saplanıyor gibi" demem çok yakın. Ruh yaşım ellilerine dayandı şu an ve bir süre daha böyle gideceği kesin. Eminim zamanla bu sorunu da çözüp şimdi ki sızlanmalarıma güler geçerim.
Bugünlük serzenişimi de yaptığıma göre şimdi gidip bol kafeinli kahvemi içip dinç kalma çabalarıma başlayabilirim. Malum günler uzadı.
Henüz anne değilseniz size tek önerim var uyuyun! Uyumak çok güzel, mal gibi saatlerce uzanın çimlere. Anneyseniz de önerim var tabi ki ........
Aaa yokmuş önerim, olsa kendi başıma sürerim. Ha sizin varsa yazın valla, şu yorgunluğu atabilmek için her öneriye açığım!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuğumuzun yemek yeme sorunsalı

Bir wolverine kolay yetişmiyor

Dam üstünde un eler hani nerde o memeler