Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Meslek: Zorunlu ev hanımı

Herkes çocuk sahibi olmanın ne harika bir duygu olduğundan bahsediyor bunu zaten biliyorsunuz. Söyledikleri gibi tarifi olmayan bir duygu ama ben sizi acı gerçeklerle anne olmanın diğer yüzünü anlatmak iserim.  Mesela ev temizleme seremonisi zaten hiiiiç sevmediğim iş olan ev hanımlığı Efe'nin dünyamıza girmesiyle resmen yakama yapıştı, hemde yüz milyon kat fazlasıyla ama işin ilginç yanı kendimden beklemediğim performansla bu durumla başa çıkabilmem. Bazen şöyle durup uzaktan bakıyorum kendime üç sinem gücünde ve hızında çalıştığımı görünce şok oluyorum ee tabi uzaktan baktıktan sonra en az 1-2 saat kendime izin verip miskin halime geri dönüyorum (zaman ve mekan musaitse) öyle eski günlerinizdeki gibi kafanıza estiği zaman canınızın istediğini yapma lüksünüz yok mesela, bu çok acıklı bir konu buna geri döneceğim. Fakat şu an temizlik konusundayız en kolay kısmı süpürge ile başlıyorsunuz ama 10 dakikalık iş yarım saati buluyor ara vermeniz lazım çünkü siz süpürmek için bir koltuk

Yüz felci hiç komik değil hele hamileyken

Anormalliklerle yüzleşmem! Hamileyken normal insanların bulantıları oldu, bende yoktu. Hatta ilk 3 ay hiç bir belirtim olmadığından hamileliğime inanmama evresi yaşadım. 3. Ayın sonunda ultrasonda görünce inandım. O arada kendimi inandırmak için sayısız test alıp yaptım. Normal hamileler aş erdi ben eremedim bak bu konuya çok içerliyorum bir naz yapamadım Tamer'e. Kışın ortasında karpuz olsun, yeşil erik olsun isteyemedim. Nasıl aş erilir hiç bilemedim. Yazık bana.. Normal hamileler bebeğin kıpırtılarını hissedecek zamandayken ben anca midemin guruldamasını hissedebildim. Normal hamileler gibi bende koca karnımla fotoğraf çekimine gitmek için son dönemlerimi bekledim daha tontiş olsun diye. Sonuç; 8. Ayımda yüz felci geçirdim. Yeminle bak böyle bir durumun beni bulmasına hiç şaşırmadım ben ne kadar olağan ve normal davranırsam davranayım bir gariplik beni buluyor. Sabah uyandığımda konuşmamda bir gariplik olduğunu söyleyen tövbe estağfurullah böyle bir dudağın yamuldu sanki di

Yeni nesil ponçik annelerin yalan dünyası

Bence başlık yeterince anlattı herşeyi ama ben sizin için detaylandırayım. Şu hani instagramda ve facebookta ve nicelerinde gördüğünüz ışılsu'nun annesiyle bir örnek kıyafetleri, boy boy poz verip 2 yaşında pullu kıyafetler içinde cildinin nefes alamadığı ve anne baba demeden önce cheese diye poz veren çocukların yetiştiği dünya. Ha işte o koca bir yalan. Işılsu / berkecan'ın annesinin can damarım, herşeyim, kocişim, evimin direği diye paylaştığı abi de komple yalan. Adam zaten bıkmış bu düzenden yalandan gülümsemeyle poz veriyor. Farkındaysanız onlar o kadar mutlu o kadar mutlu ki hep bir canlarım, aşklarım modundalar. Hayır bunlara inananlar var ona üzülüyorum sonra eşine kafa tutanlar var "Bak onlar ne kadar mutlu biz niye değiliz" Rahat olun dostlarım onlar mutlu değiller mutluluk rolü oynayıp takipçi sayısı peşindeler. İşin gerçeği yüzyıllardır değişmemiş ben size anlatayım. Kadın hamile kalır ve hormonlar beyni sulandırır ee haliyle kafa gider. O sakin kadını

Çatlaklara kesin çözüm için buraya👇🏼

Her gün gazete, dergi ve online mecraların güzellik bölümlerinde çatlaklarla ilgili yeni yöntemler okuyorsunuz. Hamilelik boyunca "canım bak en etkilisi bu krem" "bak bu yağı kullanıyorsun bebek gibi oluyor cildin" gibi öneri ve yazılardaki her kremi kullandım nerdeyse. Doğum öncesinde bir çatlağım bile yokken, doğum sonrası akordiyona dönen karın bölgem için ne yapabilirim diye her yere bakıp araştıryorum. Sizleri de bu zahmetten kurtarıp çözümünü hemen aktarıyorum. Çatlaklar için dev çözüm  Da dan da daaannn !  Çözümü yok Evet yok kasmayın kendinizi ha ben ameliyat masasına yatarım dersiniz helal olsun derim tek gerçek çözüm o ama gerisi boş yalan hele ki üzerinden belirli bir zaman geçmiş çatlakların geriye dönme ihtimali tırrrttt yormayın kendinizi böyle sevin. Hep söylerim evime gelip eşyalarıma ya da temizliğime bakıcak insan bana gelmesin diye, bu da aynı şey çatlağıma bakıp kınayacak bi uzak dursun, ama bi kahveyle hoş sohbete buyursun. Hadi anacım çı

Nasıl 30 kilo aldım kod adı "hamilelik"

Hamileyken dünyaları yedim. Yok valla abartmıyorum, bir can daha taşıyorum diye iki kişilik yesem sorun olmazdı belki ama ben 5 kişilik yedim. Çevremdekilerin yememle ilgili yaptığı traji komik esprilere maruz kaldım ve hâlâ kalıyorum Efe 1,5 yaşına gelmesine rağmen. Zaten yemeğe olan düşkünlüğüm vardı  hamileliği öğrenince bir abandım ki sormayın. Bir kavanoz nutellayı kaşık kaşık bir günde gömdüm bunun gibi nice günlerim olunca hayatımın en fit anında hamile kalıp en ulaşılmaz rakamı gördüm tartıda. Doğumdan sonra zaten psikoloji yerlerdeyken ve doğumla beraber en fazla 5 kilo kaybetmişken geriye vermem gereken 25 kilomla ve değişen hayatımla kendimi ufak ufak bunalımın kenarında buldum. Ne gerek vardı da yedim bilmiyorum, pişman mısın diye sorsanız valla dilim varıp da pişmanım diyemem sonu çok acıklı olsa da futursuzca nutellayı gömmeyi çok özledim. Fakat doğum sonrası halimi hatırlayınca kendimi bile isteye bu duruma sokmanın pek normal hareketler olmadığını itiraf etmeliyim. O i

Kim yahu bu? Kimim ki ben?

Of yine mi bir yeni nesil anniş blogger demeden önce, size bir önsöz hazırladım. Her zaman desteğini benden esirgemeyen, fazla karizmatik kocama teşekkürrü borç bilerek başlamayacağım yazıma elbette. Bizde sizin gibi bir faniyiz aa dostlar. 1987 yılında doğmuş, orta sınıf bir ailenin  iki çocuğundan biriyim. Sakarya üniversitesi besyo, spor yöneticiliği mezunu okurken, beyimin kendinden güzel kahverengi pufuduk montuna aşık olup 2009 yılında, daha düğün pankartları, evleniyoruz çerçeveleri ve macaron pastaları yokken evlenmiş. Akabinde Londra'ya yerleşmiş tam günümüzü gün ederken 6yıl sonra (ne gün etmekse artık hiç yetmemiş bana) çocuk sahibi olmuş birisiyim. 8 Kasım 2015 pazar günü doğum yapmamla beraber o anne olmayanın tadamayacağı duyguları yaşıyorum. Efe'nin hayatımıza girişiyle "kankaa çocuk olunca bütün hayatın değişiyor" cümlesini yaşamakla meşgulüz şu an. Efe 10 aylıkken ayaklanıp yürüme çabalarına girdikten sonra, hiç yürümeyip sürekli koşması, sürekli d

Kendinizi dinleyin

En son ne zaman tek başınıza oturup kendinizi dinlediniz? İş yerinde ki stresinizi, evde yapmanız gereken işleri bir kenara bırakıp yoğun tempolu hayatınızı bir anlık da olsa bir kenara bırakmanız gereketiğinizi düşündünüz mü hiç? Sadece nefesinize odaklanıp kendi duygularınızı dinlemenin sizi ne kadar rahatlatabileceğini tahmin dahi edemezsiniz. Yaşadığımız dönemin en büyük problemi stres ve akabinde bize bıraktığı fiziksel rahatsızlar. Omuz tutulmaları, eklem ağrıları, sürekli yorgunluk hali, mide spazmları.. Bunların en büyük nedeni stres, peki bunlardan kurtulmak için günde sadece 5 dakikanızı kendinize ayırmanın yeterli olduğunu söylesem. Meditasyon deyince biz toplum olarak biraz temkinli yaklaşıyoruz bu duruma. Niyeyse bir ön yargımız var kabul edelim. Ama vücudumuzun ve beynimizin bu bitmeyen koşuşturma içinde dinlenmeye ihtiyacı var. Şimdi sizden ricam bu yazıyı okuduktan sonra bulabildiğiniz ilk fırsatta kendinizi dinlemeniz. Rahat bir koltuğa yayılın, gözlerinizi kapatı